Sev-(mek), en güzel fiildir. Herkes onu bütün türleriyle sever. Sadece insanlar değil, hayvanlar için de geçerlidir bu.
Fiilin etken, edilgen ve dönüşlü hallerinin özne ve nesne üzerinde başka başka etkileri var. Bazı kimseler bu fiile etken özne olarak katılmaz/katılamazlar; sadece nesne olmaktan hoşlanır, fiilin edilgen halinden yararlanma bencilliğinde bulunurlar. Bunlar sevmezler. Severler aslında ama sadece kendilerini severler; lakin buna da sevmek denmez. Başkalarını sevmezler ama başkalarının kendilerini sevmesinden hoşlanır, sevilmek isterler.
Sevilmek güzeldir, belki çok güzeldir. Kahramanlarının mecnuna döndüğü pek çok aşk hikayesinde Allah vergisi bir güzellikle boy gösteren dilberlerin rolüdür bu. Kolay ve emeksizdir. Bu sevmese de o sever.
Sevinmek de fiilin arzulanan dönüşlü formudur. Sevmek'i içinde hissetmek. Kendisini sev-(mek) fiilinin hem öznesi hem nesnesi yapmak. Kendisi sevmek, kendisini sevmek: sevinmek...
Sevmek, yetenek ister. Sevilmek, istek dışı; sevinmek kendiliğinden olsa da sevmek, emek ister. Sevilmek'te kişi pasif, sevmek'te son derece aktiftir.
Sevilmese de sevinmese de seven, sevmeye devam eden bir insan; -benciller onun ahmak olduğunu düşünebilirler- gerçek bir kahramandır, sevgi kahramanı.
Cahit Sıtkı'yı mısralarıyla yad edelim:
Ben aşk adamıyım
Sevmeye geldim insanları
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye
Hesapsız, karşılıksız
Ayrılık gayrılık gözetmeden
Bir çiçeği seversin, çiçek seni sevmez, haberi yoktur bundan, -aksini iddia edenler olsa da- sevdiğini bilmez, sevginle sevinmez. Köyünü seversin, bir şehri seversin; habersizdirler sevdiğinden. Yağmuru seversin; batarken güneşi, gökyüzünde bir yıldızı seversin; bilmezler ve sevildiklerine sevinmezler. Ama seversin işte. Bu bir ruh yüceliğidir.
Sahtekar yüzlerini maharetle saklayabilen insanların nüfusa oranının zirvede olduğu çağımızda, muhatabına en yaldızlı sevgi cümleleri kuran; her türlü nesneyi, gülü karanfili yalancı şahit olarak kullanan nicelerinin "seni seviyorum" sözlerinin hakiki manasının "beni sevmelisin" olduğu; ilmel-yakin, aynel-yakin, hakkal-yakin kendini gösteriyor. Sevilmekten anladıkları da somut ve değerli nesneleri hediye olarak alabilmek, somut ve pahalı mekanlarda gezdirilmekten başkası değil. Sevgiyi gözlerde görüp sevenin kalbinde bulunmak değil onların lügatinde sevilmek.