20 Aralık 2022 Salı

SAYAÇ

İnsan, doğduğu anda bir sayaç geri saymaya başlıyor. Kimi bilgisayar oyunlarındaki gibi kişinin başının üstünde gözükebilen, enerjisinin/ömrünün ne kadar kaldığını gösteren türden bir sayaç bu da.

Dünya hayatı da zaten bir oyundan ibaret değil mi?

Oyundaki kişiler sayaçları göremiyor fakat. Her kişinin tüketilmek üzere sayacına yüklenen süre farklı. Tıp, biyoloji, fizik, matematik ve konuyla uzaktan yakından ilgisi bulunan bütün bilimler kafa kafaya verseler yeni doğan bir bebeğin ömür sayacının geri sayıma kaçtan başladığını hesaplayabilmek imkânına sahip değiller.

Bebek ilk nefesini aldığında, aylardır onu beklemekte olanlar birbirlerini müjdelerken yeni doğanın başının üzerindeki görünmez ömür sayacı geri sayıma başlamış oluyor. Saniye hanesi geri sayarak dakika hanesini, o da bir önceki haneyi eritiyor. Sayaç gece gündüz çalışıyor, her bir hane nefes nefes bir büyüğünü tüketiyor.

Bilgisayar oyunlarında eksilen ömre, puan toplayınca ya da bazı şeyleri başarınca ilaveler yapılabiliyor. Dünya oyununda da böyle şeyler oluyor mu, göremiyor; bilemiyoruz. Sadakanın, akrabalarla iyi ilişkileri sürdürmenin ömrü uzatacağını haber veriyor Allah Elçisi. Bu bir nicelik artışı mıdır, nitelik artışı mıdır? Bilemiyoruz. Nicelikte artış olsa bile “Ne kadar kalmıştı sayacımızda, ne kadar artış oldu?” En ufak bir tahminde bulunmak bile mümkün olmuyor.

Aynalara her baktığımızda saçlarımızı, yüzümüzdeki günden güne belirginleşen kırışıkları görebildiğimiz gibi görebilseydik sayaçlarımızı da yahut ara sıra sorgulama imkânımız olsaydı kalan süremizi de tıpkı telefonlarımızda kalan dakikalarımızı sorgulayabildiğimiz gibi, yaşamımızda neler farklı olurdu acaba şimdiki durumumuzdan?

Sevinir miydik buna, üzülür müydük?

Hanelerimiz büyük rakamlarla doluyken kayıtsız davranıp sıfırlara yaklaştıkça da bunalımlara, korkulara düşer miydik mesela?

Bizim sayacımızda yıl hanesi dopdolu olsa bile sıfırlanmakta olan sevdiklerimiz nedeniyle her an ıstırap çekmez miydik?

Evlat hasretiyle yanan ebeveynin doğuma gün sayarken rakamlar küçüldükçe heyecanı, neşesi büyür. Ölüme gün saymak bunun aksidir mutlaka. Sayılar küçüldükçe yürekten kopan parçalar büyür.

İyi ki doğduğumuzda görebileceğimiz birer sayaç yaratmıyor bizimle birlikte Yaratıcı. İyi ki süreyi bilmiyoruz. Süreyi bilmiyoruz ama süreci biliyoruz, unutmamak gerek. Ölmeyecek gibi yaşamamak gerek. Sınırlı sermayeyi sınırsız ve sorumsuzca harcayamayız.

Farkında olsak da olmasak da, biz onu görmesek de bir yerlerde bize ait bir sayaç var, mütemadiyen geriye sarıyor, ömrümüzü geri saya saya tüketiyor. Bütün hanelerimiz sıfıra varmadan bir şeyler yapmak gerek. Yapmamız gereken ne ise onu yapmak gerek.