15 Aralık 2022 Perşembe

SOKAK KÖPEKLERİ

Herhangi bir varlığa, bir nesneye bizzat sahip olduğundan daha fazla önem vermek, günden güne kıymetini artırmak ve günün birinde kendisini o varlığa tapar halde bulmak; insanın en aptal taraflarından biridir.

İlk çağlardan itibaren putlara tapınan insanlar, hep bu yolu izlemiştir. Maddeyi kutsallaştıran; altına, inciye, elmasa kendi gücünün katbekat üstünde kıymet veren, sonra onlara kul köle olan, insanoğlunun kendisidir. 

Kıymet zannettiklerinin çoğu insanın, vehimlerden ibarettir.

Bugünün insanı da hayvanları kutsama yarışına girmiş durumda. Genel olarak hayvanlar, özel olarak köpekler, özellikle de sokak köpekleri; bugünkü insanın yarınki tanrısı olma yolunda belki köpeklik tarihinin şimdiye kadarki en mesut günlerini yaşıyor.

Allah'tan okuyucusu bulunan bir yazar değilim; yoksa daha ilk paragrafımı okumadan beni katil, cani ilan eder, yerin dibine sokarlardı. 

Hayvanlara uygulanan her türlü şiddeti, merhametsizliği elbette kınıyorum. Yeryüzündeki canlılara merhamet edenlere, Allah merhamet eder. (Tirmizi, Hadis no: 1924) Hayvanlara eziyet etmek şurada dursun; bitkilere, hatta cansız eşyaya bile insan nezaketle yaklaşmalıdır. 

İnsan, yeryüzünde Allah'ın halifesidir; şerefli, onurlu bir varlıktır. Tabiata, yeryüzündeki her tür varlığa karşı insana yakışır şekilde muamele etmelidir. Yeryüzü ve gökyüzü, insanla tanıştığı için memnun olabilmeli; hayvanlar, muhatap oldukları insanlardan insanlık görmelidir.

Böyle bir dünya, ancak insanın insan olabilmesiyle; biyolojik olarak insan olmanın ötesinde ahlakıyla da insan olabilmekle mümkün. 

İnsan neslinin tarihin belli dönemlerinde biraz biraz yaklaştığı bu hedefin bugün çok uzağında bulunuyoruz bütün bir insanlık olarak.

İnsan, insana acımıyor. İnsan; kendi evladına kıyıyor, öz annesini babasını katledebiliyor. Caniliğin en korkunç örneklerine, şiddetin en akıl almaz şekillerine tanık oluyor ve günden güne alışıyor, irkilme eşiğimiz yüksele yüksele duyarsızlaşıyoruz. 

Hayvanlar da nasibini alıyor elbette insanın canavarlaşmasından.

Ne var ki insan, yine insandır. İçinde potansiyel olarak insanlık bulunmaktadır. İnsan, evrendeki en mükemmel canlıdır. 

İki fayda birbiriyle çatıştığı zaman; büyük olanın, üstün olanın, zorunlu olanın öncelenmesi akıl, mantık ve adaletin gereğidir.

İki mefsedet çatıştığı zaman, hafif olanı irtikap edilerek büyük olanının önüne geçilmesi de yine aynı şekilde bir zorunluluktur.

Bitkiler canlıdır, ama yaşam hakkına hayvanlar kadar sahip değildir. Bitkilerin yaşamını kutsarsak hayvanları öldürmüş oluruz. 

Hayvanların hayat hakkı ile insanların hayat hakkı arasında bir çatışma meydana gelirse hayvanların hayatını korumaya çalışmak, insanın hayat hakkını elinden almak olur.

Bunları herkes bilir, kelime israf etmeye gerek bile yoktu.     

Gel gör ki bugünün dünyasında diğer pek çok adalet, akıl, mantık ve ahlak ilkeleri gibi bu en temel ilkeler de paramparça edildi. 

Hayvanlara şiddete karşı olduğumu, her türlü şiddeti kınadığımı; dertleri hayvan mayvan olmayan, belki öne çıkmak, görünür olmak, bir şeyleri protesto ederek rahatlamak, belki bazı menfaatler elde etmek yahut toplumda fesat çıkarmak olan ve asla hayvanları sevdiklerine inanmadığım sözde hayvan sever/insan sevmez örgütlerin şerlerinden korunmak için tekrar ediyorum. 

Belediyenin hayvan barınağında çalışan bir iki hayvan bakıcısı; köpeklere şiddet uygulamış, hayvanlardan biri ölmüş. Elleri kırılasıcalar, içinizde merhamet yoksa bırakın o işi. Ağızsız dilsiz hayvanlar, insanların çoğundan daha masumdur. Ananıza küfredemez, size hakaret edemez, sahtekarlık nedir bilmez onlar. Bu, işin bir tarafı.

Diğer tarafı ise barınakta çalışan bu insanların elleri kelepçelenerek itile kakıla emniyete götürülmeleri, hapse tıkılmaları, televizyonlarda adi, namussuz, katil muamelesine tabi tutulmaları da onların kabahatinden daha küçük değil.

Kabahatleri ne kadar kötü de olsa, insan öldürmüş değiller, namusa tecavüz etmiş değiller, uyuşturucu satmış değiller, askere polise silah sıkmış değiller. Kabahatleri ne kadar büyük olursa olsun hayvana karşı işlediği bir fiilden dolayı iki insanın onurunun kırılması, maddi manevi linç edilmeleri asla doğru olamaz. Belki çoluk çocukları, anne babaları var bu insanların. Eşinin dostunun gözleri önünde böyle aşağılanmayı hak etmiyor bu insanlar. İnsan öldüren (kadın öldürenler dışında) katillere reva görülmeyen uygulamayı bu insanlara reva görmenin gerekçesi nedir? Mağdurun köpek olması mı?

İşte insanın, köpekleri tanrı haline getirip onlara tapınmasının, onlara insanları kurban etmesinin görüntüsüdür bu.

Yaşadığım şehrin ara sokakları köpek pisliğinden geçilmiyor. Midesi bulanmadan bir insanın yolda yürümesi mümkün değil. Bütün köşe başları, çocuk parkları, kaldırımlar, otobüs durakları, dükkan önleri köpekler tarafından ele geçirilmiş durumda. 

Belediyeyi suçlamak kolay. Hatta en doğru (!) olanı da bu, belediye çalışanları da insan ya nihayetinde. Köpek pisliği temizlesinler gezip dolaşıp.

Belediye toplayıp barınağa koysun, otel yapsın köpekler için, karınlarını doyursun köpeklerin. İnsanlar, yiyecek ekmek bulamıyormuş, asgari ücretle çalışmak zorunda kalan babalar çocuklarına süt alamıyormuş, dar gelirlinin sofrasında et zaten bulunmuyordu, balık, tavuk da tası tarağı toplamaya başlamışmış... ne önemi var. Bulduğumuz parayı köpek mamasına yatıralım, köpekler yesin paramızı; aman sakın bir fakirin kursağına girmesin.

İnsanın insana yaptığı zulmü, ne hayvan insana yapmıştır ne insan hayvana.

Köpeklerin insanlara saldırması, yaralaması, öldürmesine ne mi diyeceğiz?

Tanrıların öfkesi...  

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41382817