3 Mart 2013 Pazar

NAHL - 90


اِنَّ اللَّهَ يَاْمُرُ بِالعَدْلِ وَ الْاِحْسَانِ وَ اِتَائِ ذِى القُرْبَى وَ يَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَ الْمُنْكَرِ وَالْبَغْىِ  يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Yüce Rabb'imiz, sonsuz mucizesi olan kitabı Kur’an-ı Kerim’de bizlere dünyada ve Ahirette mutlu olabilmenin yollarını göstermektedir. Bunun için de Allah azze ve celle biz kullarına bazı şeyleri emretmekte, kimi hususlardan da bizleri nehyetmektedir.

Allah’ın emirlerini yerine getirmeye ve yasaklarından da kaçınmaya çalışmamız kendi faydamız için bizlere gereklidir.

Nahl suresi 90. ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor:  اِنَّ اللَّهَ يَاْمُرُ بِالعَدْلِ Şüphesiz ki Allah sizlere adaleti emrediyor. Hangi konuda hüküm verirseniz verin, adaletli olun. İşveren iseniz çalıştırdığınız insanların haklarını gözetin, haklarını verin. Babaysanız evlatlarınızın haklarına riayet edin, adaletli olun. Hanımlarınızın hakları hususunda adaletten ayrılmayın. Alışveriş yaparken haktan ve adaletten ayrılmayın. Verilmesi gereken hüküm hoşunuza gitmese de insaflı olun ve adaleti gözetin. Her hak sahibinin hakkını verin. 

Şüphesiz ki en başta gelen hak, Allah’ın hakkıdır! Adaletin başı Allah’ın birliğine inanmak ve bu imanın gereği olarak Allah’a itaat ve ibadet etmektir. İşte Allah size böylece adaleti emrediyor.

Allah size ihsanı emrediyor. Adaletli olurken iyilikten ayrılmamanızı, iyilik etmenizi, iyilik düşünmenizi, iyilik planlamanızı, aile fertlerinize, çoluk çocuğunuza, konu komşunuza, eşinize dostunuza, Mü’min kardeşlerinize, insanlara, canlılara iyilik yapmanızı emrediyor. 

İhsanı… Yani Allah’ı görüyor gibi ibadet etmenizi emrediyor. Siz onu görmeseniz de o sizi görüyor ve her halinizi biliyor.

Ve sonra Allah; akrabalarınıza, yakınlarınıza yardım etmenizi emrediyor. Allah’ın size verdiği rızıklardan yakınlarınıza da pay ayırmanızı, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmanızı, böylece akrabalık bağlarınızı güçlendirmenizi, bencillikten uzak durmanızı emrediyor. En yakınlarınızdan başlayarak uzanabildiğiniz yerlere kadar uzanmanızı ve muhtaçların imdadına koşmaya çalışmanızı emrediyor.

Ve Allah, fahşayı yasaklıyor. Yani hayâsızlığı, edepsizliği, çirkin işleri, helal-haram düşünmeden nefsin arzuları peşinden koşup durmayı yasaklıyor. Bu işlerin açığından da gizlisinden de nehyediyor. Unutmayın, her işlediğinizi Allah’ın görevli melekleri her an kaydediyor.

Ve Allah münkeratı da yasaklıyor. Yani Allah’ın ve Rasul'ünün hoşlanmadığı, çirkin gördüğü şeyleri, dine, ahlaka uymayan şeyleri yasaklıyor.

Taşkınlığı, bozgunculuğu, saldırganlığı, ona buna sayıp sövmeyi, hakaretler etmeyi, fitne çıkarmayı ve fitneyi körüklemeyi, iftirayı, sahtekârlığı ve bütün azgınlıkları yasaklıyor.

يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ Allah size vaaz ediyor, nasihat ediyor, öğüt veriyor. Ta ki aklınızı kullanasınız, düşünesiniz. Düşünesiniz de öğüt alasınız. Böylece yanlış yollara girmekten kurtulasınız. 

İnsanlık onuruna yakışan yol, budur. İnsanın temiz ve şerefli yaratılışına yakışan yol budur. Vicdanın kabul edeceği yol, budur. Bu yol Allah’ın yoludur. Bu yol, Allah’ın dini, İslam’dır.

Allah’ın kitabına uymak insana dünyada ve Ahiret'te saadet kapılarını açar. Allah’ın kitabındaki sadece
 اِنَّ اللَّهَ يَاْمُرُ بِالعَدْلِ وَ الْاِحْسَانِ وَ اِتَائِ ذِى القُرْبَى وَ يَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَ الْمُنْكَرِ وَالْبَغْىِ  يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
“Şüphesiz ki Allah size adaleti, ihsanı, iyilik yapma-yı ve yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. Öğüt alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” ayeti bile bütün dünyayı huzura kavuşturmaya yeter.

Allah’ın emirlerini yerine getirmenin, yasaklarından kaçınmanın zararı ne ola ki? Allah’a itaat ve ibadet etmeyenin kazancı ne olabilir ki?