1 Kasım 2022 Salı

SEN ADAM OLURSUN

Meşhur hikâye:

Adam, oğluna hep dermiş ki "Sen adam olmazsın."

Oğlu okumuş, vali olmuş; adam göndermiş, babasını aldırıp getirtmiş makamına. 

Çocukluğunda kendisini aşağılayan babasının kehanetinin tutmadığını bir de söz ile yüzüne vurmak için buyurmuş ki vali bey:

"Sen bana hep 'Adam olmazsın.' diyordun ya, bak işte ben vali oldum." 

Valinin tahsilsiz babası taşı gediğine koymuş:

"Oğlum, ben sana vali olamazsın, demedim ki; adam olamazsın, dedim."

Bu ibretlik hikayeyi bilmeyen yok gibidir ve hemen herkes babanın bu hikmetli (!) ve müskit cevabına hak verir.

Diploma sahibi olmakla karakter sahibi olmak, vali olmakla adam olmak aynı şeyler değil elbette. Oğulun vali olabilmesine rağmen adam olamadığı ortada. Yoksa babasını huzuruna getirtmek gibi bir edepsizlik eder miydi? Çocukluğunda kendisini aşağılamış, adam yerine koymamış, kendisine şefkat, merhamet ve anlayışla yaklaşmamış olmasına rağmen kendisi babasının ayağına gider; yine elini öper, yine saygıda ona kusur etmezdi.

Neticede baba haklı çıktı, oğul vali oldu ama adam olamadı.

Valiyi bir kenara bırakıp gelelim onun adam olmamasının müsebbibi babasına...

Atalarımız "Bir kimseye kırk gün deli dersen deli, veli dersen veli olur." demişler. Acaba bizim valimiz de çocukluğunda babasından sürekli olumsuz telkin aldığı için adamlığa erememiş olabilir mi?

Çocuk, babasının kendisi hakkındaki sözlerine inanmış ve bu kocaman insanı haklı çıkarmak için çabalamış ve bunu başarmış olamaz mı yahut?

Ya da babanın oğlu hakkında vird edindiği "adam olmazsın" sözü dua olup Allah’a yükselmiş olamaz mı?

Çocuğun bütün yaramazlıklarına, aksiliklerine rağmen baba şefkatle, sabırla, inatla "Oğlum, sen iyi adam olacaksın." diyebilseydi belki yine haklı çıkacaktı. Buna rağmen çocuk yine de adam olamamış bir vali olsaydı babanın ne kaybı olurdu? 

Kötüyü çağırıp kötüye sarılmak, iyiyi çağırıp da iyiye kavuşamamaktan daha mı az acı verir?

Hüsn-ü zanda hata etmek, su-i zanda isabet etmekten daha evla değil midir?

Valinin babası keşke bu kadarcık hikmete sahip olsaydı...

Onun olumlu telkinleri belki oğlunu iyiye ve doğruya sevk edecekti.

Belki her şeye rağmen ısrarla tekrarlanan "Benim oğlum iyi adam olacak." sözleri çocuğun gönlüne tesir etmese bile icabet vaktine denk gelen dua olacaktı.

Şair Arif Nihat Asya ne güzel söyler:

Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük...

Neler geçirdim ben!

Çıkabilseydi bir "güzel" diyecek

Güzelleşirdim ben.