17 Mart 2012 Cumartesi

TEVEKKELTÜ

"Deveni bağla, sonra tevekkül et." buyurmuş Hz. Rasul.
Ne zaman, nerede tevekkülle ağzımı açsam bu hatırlatmayı işitiyorum. Bu hadisi ve bütün bir tevekkül kavramını yanlış anlıyor Müslümanlar, tıpkı İslam'ın tamamına yakınını yanlış anladıkları gibi. Kendi mantıklarını(!) İslam zannediyorlar.
Tıpkı hastalıkların, kazaların... Hz. Azrail'e perde olduğu ve tıpkı Hz. Azrail'in de Cenab-ı Allah'ın ruhları kabzetmesine perde olduğu gibi -ki insanlar acı ve üzüntü ile Allah'a isyan etmesinler, hastalık perdesine takılıp kalsınlar- deveni bağladığın o kazık da bir perdedir. Çünkü hayatta her şey senin beklediğin şekilde sonuçlanmayabilir. Senin isteklerin olduğu gibi Allah'ın da yazdığı bir kader var. Sonra senin isteklerinin dünyadaki pek çok dengeyi bozma ihtimali var. Dolayısıyla da sen istesen de istemesen de, tevekkül etsen de sonuç senin değil, Allah'ın iradesine göre gerçekleşecektir. İşte sen tevekküle itiraz etmeyesin diye deveni kazığa bağla, diyor Peygamber aleyhissalatü ve's-selam. Sana hayal kırıklığı yaratacak bir durum ortaya çıkınca kazığa ve bağlama işine itiraz edecek, isyandan kurtulacaksın. Çünkü zayıf bir insansın: iraden zayıf, imanın zayıf...
Oysa tevekkül; güvenilen bütün mevhum varlıkları bir kenara bırakıp yalnız ve yalnız yegâne güç ve kudret sahibi olan Allah'a güvenmektir. Ama her konuda ve ipsiz, kazıksız, koşulsuz...
Bir sıkıntıya düşersen bileceksin ki seni o sıkıntıdan sadece Allah kurtarabilir; çünkü o sıkıntılı olay Allah'ın bilgisi ve izni dışında isabet etmedi sana.
Hastalanınca, şifayı ancak Allah'ın verebileceğini; doktorun, ilacın sadece yalancıktan birer perde sebepçikler olduğuna inanacaksın. Eğer ömrün varsa -ki bu da senin kaderinde yazılı- iyileşeceksin, yoksa zaten faniden doğma fanisin.
Tevekkül tembellik değildir. Aksine dua dua yalvarmaktır. Fiili dualarla (çalışıp çabalayarak), kavli dualarla (bildiğimiz dua) Allah'a yalvarmak; fakat sonuç konusunda en ufak bir tedirginliğe kapılmamaktır.
İnanacaksın ki Allah seni rızıksız bırakmayacak, daha ananın rahmine düştüğünden beri seni o rızıklandırmadı mı? Bugüne kadar kimin rızkını yedin?
Ben buna inanıyorum. Benim tevekkülüm, Allah'a güvenim budur. Hiçbir sebebe güvenmiyorum; ancak Allah'a güveniyorum ve biliyorum ki Allah kendisine güvenenleri pişmanlık çukuruna atmaz, terk etmez, tevekkülü anlamayanları sevindirmez.
TEVEKKELTÜ ALELLAH...