9 Haziran 2013 Pazar

ALLAH İLE ALDATMAK

İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk, ilahiyatımızı ciddi manada sarsan kişilerden biri. 
Akidelerimizi sarsıcı konuşmalarıyla sık sık televizyonlarda boy gösteriyor. Kendince fikirleri var 1400 yıllık cumhurun fikirleriyle örtüşmeyen.

Dindarlar (Öztürk'ün deyimiyle dinciler) genellikle ona itiraz eder, kimileri tekfir eder. Buna karşın kimi sosyete kesimi ve dinde laubali kitleler ise mezhep imamı edinmiştir onu.
Kendisine sorulan -neredeyse- her sorunun cevabını daha önceden kitaplarında yazmıştır. Kitaplarını okumaya davet eder.

Ben de okuyayım dedim. Hiç olmazsa bir tane kitabını okuyayım da hazret hakkında hüküm verirken eserinden referans alabileyim.

Bazı kitapları çok ilginç:
Din Maskeli Allah Düşmanlığı Şirk
Kur'an Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bir Bakış
Kur'an Verileri Açısından Laiklik
Hallac-ı Mansur: Darağacında Miraç
İnsanlığı Kemiren İhanet Dincilik
Anadilde İbadet Meselesi Çiğnenen Bir Kitlesel Hakkın Savunulması

Bir ilahiyatçının değil de dine karşı bir siyasetçinin kaleminden çıkmış gibi. Gerçi kendilerinin siyasete de bulaşmışlıkları var ama yine de insan bir ilim adamından ilim beklemeden edemiyor.

Sözün özü: "Türkiye'yi Kemiren İhanet: Allah ile Aldatmak" adlı kitabını okudum. Genelde aynı düşünceyi tekrarlayıp duruyor. Özeti: BOP, AB, ABD, AKP, RTE, takkeliler, sakallılar, dinliler kötü; Atatürk, laiklik, ulusalcılık, sosyal demokrasi, TSK iyi.

Referansları genelde Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Yeniçağ gazeteleri...

Saygı duyarım. Benim inandıklarıma inanmak zorunda değil. 

Kitabı sonuna kadar ve dikkatle okudum. İkinci bir kitabını da okumam. Çünkü bu adam, Allah'ın Hz Muhammed ile gönderdiği dine değil, kendi sapık yorumlarına din diye inanıyor. Allah fırsat vermesin. 

 Kitaptan bazı bölümleri eleştirmeliyim ki Yaşar Nuri hakkındaki hükmüm iyice pekişsin:

Yaşar Nuri Öztürk, yeryüzünde mescid/cami yapımına ve bu ibadethanelerimizin sayılarının hızla artışından rahatsızlık duymaktadır. Camilerde görev yapan din adamları, camiye gitmeyenlerden de alınan  paralardan maaş aldıkları için bu camiler mescid-i dırar oluyormuş.

Ülkenin namussuzları, darbecileri, katilleri, hırsızları benim verdiğim vergileri zıkkımlanıyor, sorun yok.
Dinimize söven bir sürü yazar-çizer maaşını bu ülkenin Müslüman halkının cebinden alıyor, sorun yok.
Hasta değilim, doktorun maaşı niye benden alınıyor?
550 tane vekilin maaşı niye benden alınıyor?
Köyde yaşıyorum. Şehirlerdeki belediye çalışanlarının maaşları neden benden alınıyor?
İmamın, müezzinin üç kuruşluk maaşı niye birilerine batıyor?
Derdiniz adalet mi, dinsizlik mi?

Hem camileri halk yapıyor efendi. Bir yerde müteahhitler apartman dikerken halk da cami yükseltmeye çalışıyor. İçinde bir tuğlanız mı var ki gocunuyorsunuz?
İmamın maaşı zorunuza gidiyor demek... Kimi ...lara devlet sanatçısı adı altında dünyanın parası peşkeş çekilirken sesiniz çıkmıyor...
  


*****
Bankaların verdiği faizi de böylece helal kılıyor Y. Nuri Öztürk. Faize direkt helal demeye dili varmıyor demek ki bankaların faizini faiz sınırlarının dışına çıkarmakla yetiniyor.

Bankalar, hesap sahiplerine fazladan verdikleri paraları nereden kazanıp da veriyorlar acaba? Kur'an'ın yasakladığı faiz borç almak zorunda kalanların zenginlere ezdirilmesini önlemek içinmiş. Bankaların yaptığı bundan farklı mı? Kredi almak zorunda kalanlara bindirdikleri faizin bir kısmını para sahiplerine veriyor olmalarında hiçbir zulüm yok yanı değil mi? Faiz işinde eskiden banka yoktu arada, şimdi fukara hem para sahibi kodamanlara faiz ödüyor hem de bankaya pay veriyor.  Faize faide demek şeytanın aklına gelmiş miydi acaba?




*****
Nerede bir Müslüman demokratik bir hak ve Cumhuriyet'in gereği olarak siyasete girse, yönetilen derekesinden yönetici derecesine çıkmaya niyetlense bunlar hep aynı yaftayı yapıştırırlar: Dini siyasete alet ediyor. Çünkü yönetim koltukları onların popoları için icat edilmiştir. Müslümanlar hep güdülen olmalıdır. Ya da siyasete girdiysen -ki girmeden önce Müslümansa adam sonra irtidat da etse yaranamaz onlara- Allah'ı, dini, imanı unutacaksın. Niye mi? Çünkü girdiğin alanda geçerli din, laikliktir.

İslam'ı siyasete alet etmenin en iğrenci onu sosyal demokrasi ile eş tutmaktır. 


*****
Keşke sosyal demokrasiyi aklamaya gösterdiği çabanın zekatı kadar İslam'ı anlamaya çalışsaydı... Hukuk ve refah devletinin olmazsa olmazı Allah'ın dini ve Kur'an'daki hayat düsturları değil de sosyal demokrasi öyle mi? Yazık ki profesör yapmışlar, yazık ki ilahiyatçı demişler...
Sosyal demokrasi tanımına bak: İyi niyetli kapitalizm ile iyi niyetli sosyalizmin evliliğinden doğan şey... İki zinakarın aşkından doğan p...

*****
Türban (bir metre bez) 30 yıldır ayaklarına dolaşıyormuş. Madem sosyal demokratsınız... Şimdi siz inançlara, düşüncelere de saygılısınızdır. Şekilci de değilsinizdir. Serbest bırakıverin o bir metre bezi olsun bitsin. Dinsizler bu kadar huylandığına göre türban bir dini semboldür. Ve özgürlüğü için Müslümanlar cehd etmelidir.

CHP'den milletvekili adayı, sonra milletvekili olan YNÖ sosyal demokrasiyi Hz Peygamberle neden irtibatlandırır? Ve bu çaba dini kendi siyasetlerine alet etmek, yani Allah'la aldatmak (kitabın ana düşüncesi) değil de nedir?

Ve bir ilahiyat profesörünün kutsal metni: T.C. Anayasası...
Amentüsü: demokrasi, laiklik...


*****
Atatürk'ü sevebilir bir insan, kimse de kınayamaz. Ama kalkıp da Atatürk'ü neredeyse din alimi, müçtehid konumuna zorlamanın da bir anlamı yok. Atatürk dine mesafeli durmuştur. İnsanların dinine belki karışmamıştır ama gerçek din adamlarına ve bütün din müesseselerine o dönemlerde yapılan zulümler de biliniyor. Tek doğru siz misiniz acaba? Öyle olsa bile sosyal demokrasi ve laikliğinize imanınızın gereği olarak o insanların inaçlarına saygılı olmalı değil miydiniz? İnancı tekke kurup hurafe etrafında dönmeyi gerektiriyorsa bir laik tavrı takınıp da onu inancıyla baş başa bırakmalı değil miydiniz? Millet aptal değil, kendinizi aptal durumuna düşürmeyin...



*****
Bizim dindar milletimiz orduya hep "Peygamber Ocağı" olarak baktı. Askere saygı gösterdi. Trafik kazasında ölenine bile şehit dedi, dinde şehit denmese bile. Yediğinden içtiğinden, yetimin, garibin rızkından verdiği vergilerle askeri okullarda BEDAVA okuyan, milletin sırtından keselerini dolduran, memleketin en güzel yerlerini işgal ederek kurdukları sosyal tesislerde kafa çeken, omuzlarına apoletler takınınca bu  ülkenin gerçek sahipleri olan Müslümanları hor ve hakir gören, inançlarıyla alay eden (askerde bizzat yaşadım),  anaların gözbebeği gibi bakıp vatan hizmetine gönderdiği evlatlarına 18 ay boyunca ana-avrat küfreden, darbeler yapan, başbakan asan kimi subayların kirlettiği orduyu kutsayacaksın... MGK şimdi de var ama darbe planlamıyor diye adamdan saymıyorsunuz. 28 Şubatlar tezgahlayıp Müslümanların anasını ağlatmayınca ordu orduluktan çıkıyor mu? 30 yıldır dört çapulcuyu alt edemeyen, evlatlarımızı ölüme sürüp de odalarından seyredenlerin iplikleri pazara çıkalı çok oldu. Ama sen yine bu orduya kızan milleti suçlayacaksın. Kim kimi aldatıyor efendi? Ordu bizim için bir gaye, bir put değil... Sadece bir araç... Dışarıdan tehlike gelirse üzerine ordumuzu göndeririz, o kadar. Ordu, millet için var; millet ordu için değil ey darbeci proflar!..

*****
Bu milletin kutsallarına söven güruhtan ayrılmayışın bir belgesi: Vahdeddin'e sövmek. Ehli vicdan tarihçiler bas bas bağırıyor Atatürk'ü milli mücadele ile Vahdeddin görevlendirdi diye. Ülkeden sürülürken ömür boyu sefalet içinde yaşama pahasına saraydan bir çöp bile alıp götürmeyecek kadar onurlu bir insana şeytandan daha fazla düşmanlık gösterecek kadar kin solumak da oluyormuş demek... 


*****
Politikacılar (tabii ki iktidar kastediliyor) 1950'den sonra ne yaptılar? Milli Şef'in pisliklerini temizlemeye çalıştılar. CHP'nin yasakladığı ezanı ve Kur'an'ı serbest bıraktılar. Millete nefes aldırdılar birazcık. Onun için  siyasetçi (ilahiyatçı değil) yazarın hışmından nasibini alıyor.

Ve baklayı ağzından çıkarıyor hazret... Yürüsün tanklar, rap rap rap... Darbeniz mübarek olsun...
Ergenekon'a ilahiyatçı desteği. Dini sömürmenin, yani ALLAH'LA ALDATMAK sanatının zirve noktası...   

*****
 Kitap genelinde adı İslam'la anılan neredeyse herkese ateş püsküren, Allah'la aldatan damgası vuran yazar, Laisizmi övdüğü için Hatemi'ye övgüler diziyor. Chirac da Laisizmi yüceltince emperyalist olmuyor. Her ittifak Türkiye aleyhine, ama Hatemi ile Chirac icması hepimizin hayrına... Allah insaf vere...


*****
Dinin zararı nedir? Kamu alanına her şey giriyor ama din girmiyor. İslam'ın, Kur'an'ın Laikliği istediğini söylemek ikisini de inkâr etmektir. Kur'an'ın kamuyu ilgilendiren emirlerini nereye koyacaksınız YNÖ? Hırsızın elini kesin, demiyor mu Kur'an? Kim kesecek? "Kısasta sizin için hayat vardır." ilahi buyruğunu Kur'an'dan çıkardınız mı? Kamusu mamusu yok. Din her yerdedir. Çünkü din, insanın bütün hayatını düzenler. Yahudi alimlerin Tevrat'a yaptığını bunlar da Kur'an'a yapmak istiyor galiba...

*****
Yukarıda övdüğü Chirac, yemedi içmedi birkaç sayfa sonra yazarımıza kazık attı. Adam seni saygıyla selamladı, sen ona Bizans çocuğu dedin. Aşk olsun...

*****
Allah'la aldatmak... Atatürk'le aldatmak...

*****
Muhammed ile Mustafa birlikteliği... Ne şiş yansın ne kebap... Böyle bir birliktelik Kurtuluş Savaşı'nın neresinde kurulmuştu sayın Öztürk?

* * * * * * * * * *